Çarşamba, Ağustos 24, 2011
500 Yıldır okunamayan kitap!
Bir kitap nasıl olur da beş yüz yıldır okunamaz demeyin,okunamamış işte!Yale üniversitesinde yıllardır kitap üzerinde yapılan araştırmalara rağmen,dünyanın en önemli din bilginleri, büyücüleri ve kriptoloji uzmanları da işin içine dahil olduğu halde hâlâ sırrrın çözülememesi son derece çarpıcı.Yale Üniversitesi’nin Beinecke Ender Kitaplar ve Belgeler Kütüphanesi’nde sırrının çözülmesini bekleyen bu kitap, bugüne kadar okunamayan tek kitap olma gibi akıllara durgunluk veren bir özellik taşıyor. Kitabı kimin yazdığı, hangi amaçla yazdığı ve kullandığı dilin nasıl bir dil olduğu da bilinmiyor.
Bu çarpıcı konu benimde dikkatim çekti bir dilci,lehçeci olarak ve internette biraz araştırayım dedim.Bulduğum çoğu şey, ingilizce sayfalarda bu sebeple pek bir şey öğrenemedim,elde ettiğim sadece bir haber linki ve birkaç resim..Kitap gerçekten çok ilginç,bir nevi bir ansiklopedi gibi.Çeşitli insan figürleri ve bedenler resmedilmiş,dinsel törenleri andıran resimler ve bazı bitkiler de resmedilmiş aynı zamanda..Bu yüzyılda gizemini ve güzelliğini böylesine koruyabilmiş bir şeyin var olması ayrıca ilginç tabi..
Konuyla ilgili haber için >>tıklayın
Cuma, Ağustos 19, 2011
Pazartesi, Ağustos 15, 2011
Haftanın kitabı:Russell'dan Seçme Yazılar
Pazar, Ağustos 14, 2011
JUST PİDE :))
Ben bu klibi çok eğlenceli buldum,hala izlemeyenlere ve hayatı pide kuyruğunda geçenlere gelsin :))
NOt: Bizim buralar da bi de pazar günleri kıymalı- peynirli pide kuyruğu olur fırınlarda,o kuyruktakilere de gelsin :)
NOt: Bizim buralar da bi de pazar günleri kıymalı- peynirli pide kuyruğu olur fırınlarda,o kuyruktakilere de gelsin :)
Cuma, Ağustos 12, 2011
PETER SELLERS - Being There
Kendime farklı bir zaman ayırıp, uzun zamandır yapmadığım şeylerden biri olan evde yayıla yayıla film izlemek, bu aralar hoşlandığım ve beni mutlu eden bir eylem..Aslında sevgili tezimle uğraşıp, ona daha çok vakit ayırmam gerekirken, sanırım ondan adım adım kaçmanın yollarını arıyorum bilinçaltımda :) bu yüzden, kitap,dergi okuma; film izleme gibi eylemler beni çok cezbediyor, kendimi bu tür eylemlere verdim,kaptırdım gidiyorum!
Yakında izlediğim filmlerden biri de çok beğendiğim hani o hepimizin bildiği "Pembe Panter" filmlerinin komik dedektif karakterini canlandıran Peter Sellers'in 1979 yılında çekilmiş olan bir hayli eski ama bir o kadar da etkileyici filmi "Being There"..Bu film sayesinde kendisine olan sevgim bir kat daha arttı ve bende tüm filmlerini izleme arzusu doğurdu.Hatta hepsini izledigim dublajlı, Pembe Panter serisini, dublajsız alt yazılı olarak yeniden izlemeleyim..ama nerden bulacagım onu pek bilemiyorum açıkcası.
Filmde "Chance "(Şans)(P.Sellers),kendini bildi bileli yaşlı ve zengin bir adamın evinde yaşamaktadır,onun bahçesiyle ilgilenmektedir.Hiç sokağa çıkmamış,hayata dair bildiği hemen her şeyi televizyondan öğrenmiştir!Yaşandığı her alanda bir tv bulunmaktadır,tvsiz hiçbir iş yapamaz.Hiçbir hukuki kaydı yoktur,adeta hiç yaşamamış gibidir,bu saf yaradılışlı adamın hayatı yaşlı ev sahibi ölünce birden bire değişir...ama ne değişme :) gerisini bence izleyerek öğrenin.Çok tatlı,bazen güldüren, bazen ağlatan çok duygusal ve trajikomik bir film.Ve Sellersin performansı muhteşem;öyle bir adam ancak böyle bir doğallıkla oynanabilirdi..
Yakında izlediğim filmlerden biri de çok beğendiğim hani o hepimizin bildiği "Pembe Panter" filmlerinin komik dedektif karakterini canlandıran Peter Sellers'in 1979 yılında çekilmiş olan bir hayli eski ama bir o kadar da etkileyici filmi "Being There"..Bu film sayesinde kendisine olan sevgim bir kat daha arttı ve bende tüm filmlerini izleme arzusu doğurdu.Hatta hepsini izledigim dublajlı, Pembe Panter serisini, dublajsız alt yazılı olarak yeniden izlemeleyim..ama nerden bulacagım onu pek bilemiyorum açıkcası.
Filmde "Chance "(Şans)(P.Sellers),kendini bildi bileli yaşlı ve zengin bir adamın evinde yaşamaktadır,onun bahçesiyle ilgilenmektedir.Hiç sokağa çıkmamış,hayata dair bildiği hemen her şeyi televizyondan öğrenmiştir!Yaşandığı her alanda bir tv bulunmaktadır,tvsiz hiçbir iş yapamaz.Hiçbir hukuki kaydı yoktur,adeta hiç yaşamamış gibidir,bu saf yaradılışlı adamın hayatı yaşlı ev sahibi ölünce birden bire değişir...ama ne değişme :) gerisini bence izleyerek öğrenin.Çok tatlı,bazen güldüren, bazen ağlatan çok duygusal ve trajikomik bir film.Ve Sellersin performansı muhteşem;öyle bir adam ancak böyle bir doğallıkla oynanabilirdi..
Salı, Ağustos 09, 2011
Bu da "Giresun Ağzında" Bir Ralli Hikayesi :))
Yine aynı siteden alıntıdır..
F1 Giresin Sahil Yolu Rallisi :)
Cuma, Ağustos 05, 2011
Teoman
Dün bir yerlerden kulağıma çalınmıştı,Teoman müziği bırakmış galiba dediler..Bugünkü gazetede okuduğum haber işte bu kulaktan dolma bilgiyi doğruladı.Niyeyse hiç şaşırmadım,sanki beklenen bir şeymiş gibi..Belki birkaç sene önce çıkan paparazzi dedikodularından ötürüdür; yazdılar ki Teo artık müziği bırakacakmış,İstanbuldan ayrılıp memleketi Giresuna,doğduğu köye yerleşecekmiş!İşte bu habere sevinmiştim :) Teomana buralarda yolda sokaklarda rastlama ihtimali çok hoşuma gitmişti :)..Tabi böyle bir şey olmadı,o yoluna devam etti.Bu sene yeni bir albüm yaptı,henüz şarkılarını tam olarak dinlemesem de biliyordum ki o zaten iyisini yapmıştı,dinlemek için aceleye gerek yoktu,azar azar dinlemek lazımdı..Bu albümde dinlediğim bir iki şarkıda fark ettim ki daha önceki albümde alarm vermeye başlayan sesi, artık iyice yorulmuş,bozulmuş olduğunu belli ediyordu.Belki çok iddialı bir sesi yoktu ama o şarkıları yeterdi,o yazardı biz dinlerdik..İlk gençliğimizin asiliğimizin,isyanlarımızın,aşklarımızın,kayıplarımızın,yalnızlığımızın sözcüsü olmuştu,hele bir de "Gönülçelen" i yapmıştı ya!..o bile yeterdi..hayatımın belki en karanlık dönemini aydınlatmış,bir kitabı müzikle yeniden yazmış,acılarımı hafifletmişti..Sanki ölmüş gibi yazmışım ama gerçekten tuşlara böyle indi kelimeler..Teomanı beğenmeyenler,sevmeyenler elbette vardır,ben seviyorum ve onda kendime ait bir şeyler buldum hep tıpkı aşkım İlhan İrem gibi...
Bıraktıysan,bıraktığın gibi kalsın her şey.Bazen bırakıp gitmek en iyisidir..
Bıraktıysan,bıraktığın gibi kalsın her şey.Bazen bırakıp gitmek en iyisidir..
"Giresun ağzında" bir masal okumak ister misiniz?
Çarşamba, Ağustos 03, 2011
Kitap Klubü Okumaları-Notlar
Japon edebiyatına dair,okunması gereken çok etkileyici,çarpıcı bir kitap...kumun ne olduğunu ne olmadığını hissetmek,bir insan hayatını neye dönüştürebileceğine inanmak...işte altını çizdiğim cümlelerden yalnızca birkaçı..okuyun;gerisi size kalmış..
* Kum taneciklerinin pürüzsüz olması,normalde düşünüldüğü gibi sadece kuruluğun sonucu değil,herhangi bir canlının yanına yaklaşmasını engellemek için olsa gerek.İnsanların sürekli bir yere bağlı kalma eğiliminde olmalarıyla karşılaştırıldığında,müthiş bir fark söz konusudur.
* Başkalarının,karatahtadaki tebeşir izi gibi, güzelce silinebileceğine inanılan bir dünya...
* Zaten, yaşam sadece önemli olaylardan ibaret olsa,gelişigüzel el sürülemeyecek, narin bir sırça köşk olur..Ancak gündelik yaşam tam da gazete başlıklarındaki gibidir.Bu yüzden herkes, anlamsız olduğunu bile bile, pergelin ucunu kendi evine yerleştirerek ilgi alanını çizer.
* Düzen dedikleri şey gelip doğanın yerine geçerek, dişlerin, tırnakların, cinselliğin kontrol hakkını ele geçirdi.Böylece cinsel ilişki de, çok binişlik metro biletinin her kullanılışta makineden geçirilmesi gibi bir hal aldı.
* Tekrarlar yaşanan ana rengini bırakır ve dokunuşların gerçekçi bir hal almasını sağlar.
* Yalnızlık, hayal peşinde koşup da doyurulamamış susuzluktur.
* Kum taneciklerinin pürüzsüz olması,normalde düşünüldüğü gibi sadece kuruluğun sonucu değil,herhangi bir canlının yanına yaklaşmasını engellemek için olsa gerek.İnsanların sürekli bir yere bağlı kalma eğiliminde olmalarıyla karşılaştırıldığında,müthiş bir fark söz konusudur.
* Başkalarının,karatahtadaki tebeşir izi gibi, güzelce silinebileceğine inanılan bir dünya...
* Zaten, yaşam sadece önemli olaylardan ibaret olsa,gelişigüzel el sürülemeyecek, narin bir sırça köşk olur..Ancak gündelik yaşam tam da gazete başlıklarındaki gibidir.Bu yüzden herkes, anlamsız olduğunu bile bile, pergelin ucunu kendi evine yerleştirerek ilgi alanını çizer.
* Düzen dedikleri şey gelip doğanın yerine geçerek, dişlerin, tırnakların, cinselliğin kontrol hakkını ele geçirdi.Böylece cinsel ilişki de, çok binişlik metro biletinin her kullanılışta makineden geçirilmesi gibi bir hal aldı.
* Tekrarlar yaşanan ana rengini bırakır ve dokunuşların gerçekçi bir hal almasını sağlar.
* Yalnızlık, hayal peşinde koşup da doyurulamamış susuzluktur.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)