Cuma, Kasım 04, 2011

Bayrama Doğru

              Fonda, Yaşar Kurt- Ruhum... nicedir dinlemediğim, ruhu saran o şarkı..memlekete bayram gelmiş, ben "bayram benim neyime mod"larında dolaşırken farklı bir bayram geçirecek olmanın telaşı ve kırıklığı içinde geceye doğru yol alıyorum işte..çığlıklar geçmiş, bulutlar geçmiş üzerimizden ve o gençlik günlerimizde neler varmış, neler olmuş meğer..gençmişiz meğer hem de ne kadar!bize her gün bayrammış meğer!..
             Bulutlarımın geçip de gözyaşlarını düşürmediği memleket kaldı mı gittiğim?kalmadı
şimdilik.Gelecek,kaygıyla uzaktan seyrediyor dünyayı ya da ben seyrediyorum.Bir seyirlik manzara ki...karşımda duran sarp kalenin bitmeyen merdivenleri gibi..başında sis duman.benim köyüm,benim evim,benim memleketim o kalenin ardında sanki.Memleket özlenirmiş,bayramlar "bayram"mış ve tek geçirilmezmiş.
              Mutlu bayramlar..

Pazartesi, Ekim 17, 2011

PERSON OF INTEREST

  Yeni keşfettiğim,yeni favori dizim,Lost'taki "Benjamin Linus" karakterine ve Testere filmindeki Zep Hindle'a  hayat veren Michael Emerson başrolde...


    
  


  

AYIN KİTAPLARI:MUHTEŞEM ÜÇLÜ!


Mai ve Siyah, Araba Sevdası, Eylül.... bir edebiyatçının okumadan geçemeyeceği Türk romancılığında  bir devri ve edebiyattaki aşamaları gösteren üç eser...Okumak ve üzerine çalışmak..Hoşgeldin!



Çarşamba, Eylül 21, 2011

GELECEĞE DÖNÜŞ

Merhaba sevgili okurlar..Epey ara verdim gene bu yazma işlerine,ki mevsim artık bir hüzünlü telaş zamanıdır,gitmek zamanıdır.. bu sebeple bir süre daha yazamayacağım sanırım,ne de olsa yollar beni bekler..koskoca yaz tatili bitti ve ben yine okullu oldum!okullu olmak,okumak,çalışmak,didinmek şu hayata biraz daha bağlanmak sanki ölmeyecekmişçesine, nasıl bir umuttur?ben bu yola baş koydum iyi ya da kötü,işte gene dikenine katlanıp memleketimden,yuvamdan,ailemden,sevdiklerimden ayrılıyorum.Dilerim bu ayrılıklar en kısa zamanda son bulur..daha vakit var elbet,zorlu bir son sene beni bekliyor.Evet,yarın yol günüdür,yolculuk günüdür..yarın bir de doğum günüdür..bir yaş daha yaşlanmanın, bir adım daha" insan" olmaya çalışmanın günüdür.Doğru olmak,dürüst olmak,olduğun gibi olmak ya da göründüğün gibi olabilmeyi başarabilmek insan olmanın erdemlerinden ise eğer hala,beklemek,hatırlanmak,aranmak sorulmak dostluğun geleneğindense hala,hala kırılmadan,kırıldığını çaktırmadan gülümsemek maharetse bir yerlerde;orada benim için bir mum yakıp dilek tutun lütfen ve tüm hüzünlerini unutun dünyanın..dünya ne de olsa ne göründügü gibi olan, ne de olduğu gibi görünen bir yer..bugün var olan yarın yok.Sevgiyle,sağlıcakla kalın..

Çarşamba, Ağustos 24, 2011

500 Yıldır okunamayan kitap!



Bir kitap nasıl olur da beş yüz yıldır okunamaz demeyin,okunamamış işte!Yale üniversitesinde yıllardır kitap üzerinde yapılan araştırmalara rağmen,dünyanın en önemli din bilginleri, büyücüleri ve kriptoloji uzmanları da işin içine dahil olduğu halde hâlâ sırrrın çözülememesi son derece çarpıcı.Yale Üniversitesi’nin Beinecke Ender Kitaplar ve Belgeler Kütüphanesi’nde sırrının çözülmesini bekleyen bu kitap, bugüne kadar okunamayan tek kitap olma gibi akıllara durgunluk veren bir özellik taşıyor. Kitabı kimin yazdığı, hangi amaçla yazdığı ve kullandığı dilin nasıl bir dil olduğu da bilinmiyor.
Bu çarpıcı konu benimde dikkatim çekti bir dilci,lehçeci olarak ve internette biraz araştırayım dedim.Bulduğum çoğu şey, ingilizce sayfalarda bu sebeple pek bir şey öğrenemedim,elde ettiğim sadece bir haber linki ve birkaç resim..Kitap gerçekten çok ilginç,bir nevi bir ansiklopedi gibi.Çeşitli insan figürleri ve bedenler resmedilmiş,dinsel törenleri andıran resimler ve bazı bitkiler de resmedilmiş aynı zamanda..Bu yüzyılda gizemini ve güzelliğini böylesine koruyabilmiş bir şeyin var olması ayrıca ilginç tabi..

Konuyla ilgili haber için  >>tıklayın

Pazartesi, Ağustos 15, 2011

Haftanın kitabı:Russell'dan Seçme Yazılar

Bu haftaya yeni bir kitapla başlıyorum;Russell daha önce okumadığım bir yazar.Kendisi aslında bir matematikçi ama bu kitaptaki yazıları felsefe üzerine.Hayata dair çok ilginç,mantıklı ve gerçekçi tespitleri olduğunu gördüm, göz gezdirmelerimde..Kitaptan notlarımı da ekleyeceğim okuduktan sonra :)

Pazar, Ağustos 14, 2011

JUST PİDE :))

 Ben bu klibi çok eğlenceli buldum,hala izlemeyenlere ve hayatı pide kuyruğunda geçenlere gelsin :))
 NOt: Bizim buralar da bi de pazar günleri kıymalı- peynirli pide kuyruğu olur fırınlarda,o kuyruktakilere de gelsin :)




Cuma, Ağustos 12, 2011

PETER SELLERS - Being There

   Kendime farklı bir zaman ayırıp, uzun zamandır yapmadığım şeylerden biri olan evde yayıla yayıla film izlemek, bu aralar hoşlandığım ve beni mutlu eden bir eylem..Aslında sevgili tezimle uğraşıp, ona daha çok vakit ayırmam gerekirken, sanırım ondan adım adım kaçmanın yollarını arıyorum bilinçaltımda :) bu yüzden, kitap,dergi okuma; film izleme gibi eylemler beni çok cezbediyor, kendimi bu tür eylemlere verdim,kaptırdım gidiyorum!
    Yakında izlediğim filmlerden biri de çok beğendiğim hani o hepimizin bildiği "Pembe Panter" filmlerinin komik dedektif karakterini canlandıran Peter Sellers'in 1979 yılında çekilmiş olan bir hayli eski ama bir o kadar da etkileyici filmi "Being There"..Bu film sayesinde kendisine olan sevgim bir kat daha arttı ve bende tüm filmlerini izleme arzusu doğurdu.Hatta hepsini izledigim dublajlı, Pembe Panter serisini, dublajsız alt yazılı olarak yeniden izlemeleyim..ama nerden bulacagım onu pek bilemiyorum açıkcası.
     Filmde "Chance "(Şans)(P.Sellers),kendini bildi bileli yaşlı ve zengin bir adamın evinde yaşamaktadır,onun bahçesiyle ilgilenmektedir.Hiç sokağa çıkmamış,hayata dair bildiği hemen her şeyi televizyondan öğrenmiştir!Yaşandığı her alanda bir tv bulunmaktadır,tvsiz hiçbir iş yapamaz.Hiçbir hukuki kaydı yoktur,adeta hiç yaşamamış gibidir,bu saf yaradılışlı adamın hayatı yaşlı ev sahibi ölünce birden bire değişir...ama ne değişme :) gerisini bence izleyerek öğrenin.Çok tatlı,bazen güldüren, bazen ağlatan çok duygusal ve trajikomik bir film.Ve Sellersin performansı muhteşem;öyle bir adam ancak böyle bir doğallıkla oynanabilirdi..

Salı, Ağustos 09, 2011

Bu da "Giresun Ağzında" Bir Ralli Hikayesi :))

 Yine aynı siteden alıntıdır..


F1 Giresin Sahil Yolu Rallisi :) 


‎1.cisi düzenlenen ''Anooom bu arabalar adamın yanından şavvadak geçiye hee yarışması'' birazdan başlicak, bu güzel yarışı sunarke yarışmacılara başarılar diliik ayam alamuklu gine garlı bi yaz günü yarış sahilden başliip bektaş yaylasında son bulacak,her takım 4. gişiden oluşi, retbul takımı yerini aldı, ferrari takımı yerini aldı, menderes takımı yerini aldı ve son olarak murat. 131. Takımıyna gatulan cartuu isiniin takımı gülüzar yinge, kebeşli hasan, arifin aamet yerini aldı.
gılıçlar guşandı dabancalar çekildi baraballi ateşlendi start verildi ve yarış başladı ferrari takımı ilk sırayı alurken, ikinci sırayı menderes aldı peşlerinde retbul takımı ilerlerken bizim murat 131. Takımı hızını anca aldı sellektor yapa gine arkalarından gelilar ilk viraja girerke retbul takımıynan yan yana gelen murat 131. Takımı retbul plotuna el kol hareketi yapip diggadini daadiiler ve 3.cü sıraya çıırışa gine girdiler viraj geçilip bayır aşşa inen takımlar gayretle inerke murat 131. Takım pilotu
- Cartuu isiiin; ura yakıt boşa getmesin peygamber fitesine atiim aha dedükten geri menderes takımına üç araba boyu fark attılar keşap tüneline dooru gidilürke ferrari takımı pilotu schumacher dikiz aynasından gülizar yengii gördü arkadan retbul takım pilotu milito 2.ci sırayı alurke
- Arifin ahmet; azıına bok guydumun adamı şavvadak nasıda giddi yanımızdan u neydi he ura isin bas gaza cabuk ol
- Cartuu isiin; ura aamet bu andır 4 İleriya la yük boşaltın ağarlık var arabada
- Kebeşli hasan; bizden başka bişiyok arabada döner gülùzara gız yosam sen bişimi guydun bagajda uraşıp duriidin
- Gülùzar; şey turçu bidonu vardı 3 dene unu guydum araba gidiye boşa nakliye parası vermiim dedidim köye okarı
- Cartuun isin; iti köpe aaziyan s*çırurum ermeninin aldu nalet biledi cabuk yük boşaldun urdan hasan dayıynan, arif emi gülüzar yingi galdurup camdan atarlar
- Gülüzar yinge; uy anooom uy gemüklerim gırıldiye bubazın azına ekmek yaasın he ölime
Gülüzar arabanın peşinden baarur; turçu bidunlarını okarı eve bırakın ballim ben aha gidim der
Arabalar ilerlerke u da ne bizim takım öne geçti ferrari arkada en arkada retbul takımı gelirken orman yoluna girülür moruun gıranına okarı dırmanan arabalar ilerlerke depeye çıkarlar cartuu isiiin baarur uraaaaaa milito,schumacher az eelenin durun fene sadırım geldi hep bir havuriye çiş edelim der çiş etdükten geri arifin ahmet kemençii başlar gıvratmıya militoynan, schumacher'e bi horon depdürürler iice gine
- Milito ; anam ben hep et kesü oldum bu nasıl oyundu hee arabi süremime ben anooom der
çıkarlar yola bekdaşa dooru yanaşan arabalar ilerlerke
- İsiin emi ; ura şunlara bi iş edin de gurtulalım der,
viraja giren arabalar ilerlerke milito hakıracak baddan altına gider ,schumacher cartuu isiininen yanyana ilerlerke arka camdan kebeşli hasan baari; uraaa schumacher az ba yanaş bişidicem saa, u yanaşurke kebeşli hasan olanca pezük turçusunu yer
- Schumacher yanaşur ; ney u noldu ura der
- Ba annakla az sa bişi dicem
- De bakim seni dinnim der
- Kebeşli hasan schumacher'in sıfatına dooru geerür
- Schumacher aman tanrım bu ne ölime ben, ben ta böle bi koku duymadıma nefes alamim ba oksijen tüpü getürün der
- İsiin emi baarur; oksicen tüpü galmadı piknik tüpü verimmi der yarışı murat 131 takımı cartuu isiiin gazanur :)

[İsmet Demir & Kenan Krbck]

Cuma, Ağustos 05, 2011

Teoman

Dün bir yerlerden kulağıma çalınmıştı,Teoman müziği bırakmış galiba dediler..Bugünkü gazetede okuduğum haber işte bu kulaktan dolma bilgiyi doğruladı.Niyeyse hiç şaşırmadım,sanki beklenen bir şeymiş gibi..Belki birkaç sene önce çıkan paparazzi dedikodularından ötürüdür; yazdılar ki Teo artık müziği bırakacakmış,İstanbuldan ayrılıp  memleketi Giresuna,doğduğu köye yerleşecekmiş!İşte bu habere sevinmiştim :) Teomana buralarda yolda sokaklarda rastlama ihtimali çok hoşuma gitmişti :)..Tabi böyle bir şey olmadı,o yoluna devam etti.Bu sene yeni bir albüm yaptı,henüz şarkılarını tam olarak dinlemesem de biliyordum ki o zaten iyisini yapmıştı,dinlemek için aceleye gerek yoktu,azar azar dinlemek lazımdı..Bu albümde dinlediğim bir iki şarkıda fark ettim ki daha önceki albümde alarm vermeye başlayan sesi, artık iyice yorulmuş,bozulmuş olduğunu belli ediyordu.Belki çok iddialı bir sesi yoktu ama o şarkıları yeterdi,o yazardı biz dinlerdik..İlk gençliğimizin asiliğimizin,isyanlarımızın,aşklarımızın,kayıplarımızın,yalnızlığımızın sözcüsü olmuştu,hele bir de "Gönülçelen" i yapmıştı ya!..o bile yeterdi..hayatımın belki en karanlık dönemini aydınlatmış,bir kitabı müzikle yeniden yazmış,acılarımı hafifletmişti..Sanki ölmüş gibi yazmışım ama gerçekten tuşlara böyle indi kelimeler..Teomanı beğenmeyenler,sevmeyenler elbette vardır,ben seviyorum ve onda kendime ait bir şeyler buldum hep tıpkı aşkım İlhan İrem gibi...
Bıraktıysan,bıraktığın gibi kalsın her şey.Bazen bırakıp gitmek en iyisidir..

"Giresun ağzında" bir masal okumak ister misiniz?

Bu masalı malum  sosyal paylaşım sitesinde begendiğim bir gruptan aldım.Belki siz okuyunca pek bişey anlamayabilirsiniz ama ben çok güldüm,çok eğlendim ve bunu paylaşmak istedim.Anlamadığınız yeri sorabilirsiniz :))


kül kedisi :) [Giresin'ce masal]


Aaşama balu vardur.Külkedisi baluya yerişmek üçün üvey anasının una verdüü işleri yetüşdürmiye çalışur. Talliya fideyi eker.Fındıkları patus gibi ayıklar.Fasileleri toplar.Sobanın gurumunu , borularını temüzler.Evi piri pak eder.Sonra gardeşlerinin yanına gider
"Aha ben dedüüz işleri bütürdüm Hılhışır oldum Entarimi geyip baluya gidim ben, taa başıma iş çıkarmaan sizinen uuraşamam der Odiya çıkar Bide bakarki entarisi ortalıkta yok "ura habu entarimi kim aldı diye salya sümük bööre gine ağlamiya başlar Soora çatıdan bi cazu garı iner külkedisinin yüre yarılur "huyyh gı sende kimsin gevurun çekip çıkarttuu yüreemi hep yardına nalet'' der.
Cazı garı "hatıllinmi bikeresinde garnım acdı da sen baa bi bidun galdirik turçusu verdiidin dadı damaamda galdı işte u yüzden böön saa yardım edicem der. Bi çift derbey lastik, bi basma etek,cember külkedisini donatur "yalavuz bi şartım var 12'den önce eve gelmesen seni hep ışgına gatarım niyesini taa sorma der. Kül kedisi gabul edip baluya gider Prens unu görür görmez galbi fındık patuzu gibi gürül gürül gürüldemiye başlar birbirlerine dutulurlar u gece garşılamanın, horunun gözüne vururlar külkedisi saate bi bakarki 12'ye geli tazı gibi bi anda goşmiya başlar Prens şoka girer "gı ney u zorun ney neriye gidin der"
Külkedisi "sıs az heri habu lasti al meh beni bul der lastii prensin gafasına fışırdur gaçar
Prens"Lasdiğe bakıp uheeym gız bu 42 numereye çocuk gabri gibi beem ayaamdan böyük" der. Zabah olur Köydeki bütün gızlara lastik denettürülür ama hepsine foltag gelür en ahrı bi ev galur urdaki gızlara da denetürler gene olmaz Prens "taa gız yokmu ura haburda gız diine ağaca tırmanime hee" der biranda kül kedisi bacceden okarı çıka gelür lastii denetürler ve olur. Prensle kül kedisi evlenür 5 denede hızanı olur mutlu mesut yaşarlar ♥ :)
[Hava Çolaker & İsmet Demir]

Çarşamba, Ağustos 03, 2011

Kitap Klubü Okumaları-Notlar

Japon edebiyatına dair,okunması gereken çok etkileyici,çarpıcı bir kitap...kumun ne olduğunu ne olmadığını hissetmek,bir insan hayatını neye dönüştürebileceğine inanmak...işte altını çizdiğim cümlelerden yalnızca birkaçı..okuyun;gerisi size kalmış..

* Kum taneciklerinin pürüzsüz olması,normalde düşünüldüğü gibi sadece kuruluğun sonucu değil,herhangi bir canlının yanına yaklaşmasını engellemek için olsa gerek.İnsanların sürekli bir yere bağlı kalma eğiliminde olmalarıyla karşılaştırıldığında,müthiş bir fark söz konusudur.
* Başkalarının,karatahtadaki tebeşir izi gibi, güzelce silinebileceğine inanılan bir dünya...
* Zaten, yaşam sadece önemli olaylardan ibaret olsa,gelişigüzel el sürülemeyecek, narin bir sırça köşk olur..Ancak gündelik yaşam tam da gazete başlıklarındaki gibidir.Bu yüzden herkes, anlamsız olduğunu bile bile, pergelin ucunu kendi evine yerleştirerek ilgi alanını çizer.
* Düzen dedikleri şey gelip doğanın yerine geçerek, dişlerin, tırnakların, cinselliğin kontrol hakkını ele geçirdi.Böylece cinsel ilişki de, çok binişlik metro biletinin her kullanılışta makineden geçirilmesi gibi bir hal aldı.
* Tekrarlar yaşanan ana rengini bırakır ve dokunuşların gerçekçi bir hal almasını sağlar.
* Yalnızlık, hayal peşinde koşup da doyurulamamış susuzluktur.

Pazartesi, Temmuz 25, 2011

B e k l e y e n

Bekleyen,hep bekleyen bir ağlama duvarı
Ağladıkça solduran hüzünlü çiçekleri
Bekle geleceğim dedikçe hep geç kalan söz vermiş cümleleri..
Bekleyen,hep bir yerlerde bekleyen.
Durup beklemek gibisi var mı besleyen
O hain,ıslak ve daima yüzer hissi veren malum ürpertileri..

Bekleyen ve bekledikçe kök salan aslında bir
Umut filizi değil mi,yeşereceği gün için?
Bekle..ötesi yok,ötekisi var belki bir nebze
Bekle.Bekleyen an olur yıldızlar gibi iner pırıl pırıl yeryüzüne.
Bekle..bekle gülecek,çoğalacak,öleceğim hür seslerinde su kuşlarının
Bekleyen gibi ol..oldugun gibi bekle..

Cumartesi, Temmuz 23, 2011

2 7 ...Amy, RIP...

14 Eylül 1983'de doğan, 5 Grammy ödüllü Amy Winehouse, soul ve caz müziğinin önde gelen seslerinden biri olarak kabul ediliyordu...
Londra polisi, alkol ve uyuşturucu bağımlısı olduğu bilinen ve birçok defa tedavi gören Winehouse'un ölümünü doğrularken, ölüm nedeninin henüz bilinmediği açıklandı.



Cumartesi, Temmuz 16, 2011

Cuma, Temmuz 15, 2011

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails